2.05.2021 22:17:28

Murat VARÇIN

Birçoğumuz bitkiler ile uğraş vermeyi severiz. Hobi bahçeleri yada evimizdeki çiçekler ile zaman geçirmek terapi gibi rahatlatır. Onlar ile iletişim kurar; yeri gelir dertleşir kimseye söyleyemediklerimize tanıklık ederler. kah hissedip söyleyemediğimiz kelimelere kılıf olur ikram olur; kah rengarenk gıda olur bizi beslerken taşıdıkları bileşikler ile doktor kesilirler.

 

Hayatımızın her anına katkısı olan bitkileri üretirken güzel ve verimli olsunlar diye itinalı davranırız. Genetik kapasitesindeki verimi kazanabilmek için birçok şart sağlanması gerekir. Zamanında sulama ile doğru besinler uygulayarak besin değeri yüksek ürünler üretmeliyiz. Besin değeri düşük gıda tüketirsek doyma hissi oluşmayacak ve daha çok tüketerek obez olmamamız elde değil. Sağlıklı olalım derken sağlığımızdan olduğumuz tartışma götürmez bir gerçektir.

 

Tarımsal üretimlerde bitkilere gereksiz ve yanlış besleme gübrelemeler ile daha iyi ürün alacağımızı düşünürüz ama gerçek olan böyle değildir. Her yanlış verim kayıplarına bitki hastalıklarına sebep olmaktadır. Bitki besin elementleri birbirileri ile antagonistik ya da sinerjik etki gösterirler.

 

 

Bitki besin elementlerinin hastalıklarla ilişkisinde besin elementleri arasındaki oran ve formları çok önemlidir. Bitkilerde aminoasitler ve şekerler gibi bazı metabolik ürünlerin birikimi hastalık oluşumunu artırmaktadır. Bakteriyel ve mantari hastalıklara karşı direnci azot/potasyum oranı ile ilişkili olup potasyum miktarının daha belirleyici olduğu anlaşılmıştır. Örneğin elma kara lekesinin oluşmaması yapraklardaki azot/potas oranı ne kadar düşerse yeterli potasyum ile beslenirse bu hastalık oluşmaz. Yeterli potasyumunu almış elmalar kestikten sonra hemen kararma yapmaz raf ömrü de uzun olur.

 

Bunun yanı sıra bitkilerin yapraklarında kontrolsüzce biriken çözünebilir şeker ve aminoasit yoğunlaşmaları ay aydınlık dönemde böcekler tarafından bitkiyi görülür hale getirmektedir. Güneş doğmadan önceki ve battıktan sonra 1 saatlik alaca karanlık zamanda yeryüzüne gelen ışınlar bitkilerden yansıyarak dağılır. Böceklerde yapraktaki en şekerli yere larvalarını bırakarak zarar verirler.

 

Verimli ve sağlıklı bitki yetiştirmek için kimyasal gübreler kullanılmaktadır. Gübrelemede yaptığımız hatalar ve yanlış bildiğimiz doğrulardan dolayı ürün kayıplarına sebebiyet vermektedir. En ucuz besleme kaynağı azottur. Maliyeti düşürmek için ve hızlı bitki gelişimi sağladığı için kullanmı yüksektir. Fakat fazla kullanımı bitkilerde hastalıklara sebebiyet verir. Örneğin aşırı azot uygulanmış tahıllarda asparagin, putrescin, agmatin bileşikleri artarak sürme, pas ve külleme hastalıklarını arttırmaktadır.

 

Üre formundaki azot, amonyum ve nitrata göre hastalık patojenlerin toksinlerini inaktif ederek dayanıklılığını arttırdığı gibi antiviral bir etkiye de sahiptir.

Amonyum formu mangan alımını desteklediği için tahıllarda take-all, patates ve diğer ürünlerde Verticillium solgunluğu, patateste uyuzu, çeltikte yaprak yanıklığı sorunlarını azaltırken Pseudomonas syringae pv tomato, Fusarium oxysporum, lycopersici ve Oidium lycopersicu patojenlerini arttırır.

 

Bitki gelişimi ve fonksiyonları için gerekli besin elementleri içinde hastalık şiddetinin azaltılmasında en etkili element potasyumdur. Noksanlığında hücre duvarlarında incelme, gövde ve dallarda zayıflama, yapraklarda şeker birikmesi ve hastalıkları arttıran kullanılmamış N oranında artma meydana gelmektedir. Domatese yapılan potasyum uygulamaları verticillium, fusarıum hastalığını çözmektedir.

 

Fosfor, bitki metabolizmasında enerji kaynağı ve proteinlerin yapı taşı olarak görev alırken bitki gelişmesini sınırlayan temel elementlerdendir. Toprakta çözünemez formda olması ve gübrelemeden hemen sonra bitkilerce alınamaz şekle dönüşmesi bitkilerde noksanlığının çok görülmesine sebeptir. Fosfor noksanlığının karşılanması için yoğun gübre kullanımı üretim maliyetini artmasına ve çevre kirliliğine sebep olmaktadır.

 

Üretim maliyetini düşürmek için toprak canlılığının arttıran mikroorganizmalarca zenginleştiriliş biyolojik gübre kullanımı gerekmektedir. Bu faydalı bakteriler ürettikleri organik asit ve mekanizmalarla inorganik ve organik fosfatı bitkiler için alınabilir forma çevirirler. Fosfor bitkilerin kök yüzey alanını artırarak kök

gelişmesini ve morfolojisini aktif olmasında görev yaparlar. Fazla kullanımında bitkide üretilen bitkinin gelişiminde rol alan hormonların üretimini baskılayan enzimleri miktarının arttırır. Bunun yanı sıra külleme, kök ve gövde çürüklüğü, kurşuni küf, Fusarium solgunluğu miktarı artmaktadır.

 

Bütün canlılar doğdukları zaman süt içerler hem hastalıklara dayanımı sağlar hem mitoz bölünmeyi başlatarak büyümeyi gelişmeyi gençleşmeyi sağlar. Bitkilerin toprak ile bağlantısından itibaren ağız sütü kalsiyumu ilk uygulamada kullanılmalıdır. Kalsiyum bitkilerin çimentosu gibidir. Çünkü kalsiyum pektinat senteziyle enzimatik bozulmaya karşı hücre duvarını güçlendirerek dayanıklılığı artırır. Yeterli kalsiyuma sahip bitki hücreler arası boşluklar daha küçük oluşturması ve serbest aminoasit seviyesini azalttığı için patojenlerin girişini daha zor hale getirmektedir. Örneğin domateste Verticillium alboatrum ve Sclerotium rolfsii, Rhizoctonia, Fusarium wilt, Pseudomonas solanacearum (bakteriyel solgunluk), Erwinia carotovora, E. chyrsanthemi (yumuşak çürüklük)ve buğdayda pas türleri ile elmalarda Gloeosporium çürüklüğü gibi hastalıklara karşı dayanıklılığı arttırmaktadır.

 

Yararından çok zararı olmasına rağmen en çok kullanılan elementlerden biriside bakırdır. Bakır fazlalığı kök sisteminde açığa çıkar ve bitki bünyesinde protein sentezi, fotosentez, solunum, iyon alımı ve hücre membran stabilitesi gibi bazı fizyolojik olayların bozulmasına neden olur. Fazla bakır CO2 alımını azaltarak olgun yapraklarda 52 genç yapraklarda 27 fotosentezi geriletir. Bu gerileme taş domates dediğimiz döllenme sorunu ile 20 ürün kaybına neden olur. Mecbur bakır uygulamamız gerektiği durumlardan sonra bitkilerimize karbondioksit gübrelemesi yaparak verim kayıplarının önüne geçebiliriz. Fazla bakır uygulaması genç yapraklarda 155 yaşlı yapraklarda 116 nişasta birikimi arttırarak virüsün yayılmasını destekler, potasyum ve mağnezyum içeriğini 40 azaltarak küçük ve mat renkli meyveler yetiştirmemizi sağlar. Kullanılan fazla bakır kalsiyumun köklerden yapraklara taşınmasınıazaltır.

 

Bakır bitkinin yeşil aksamına direk bağlanırken meyvenin hücresinden kalsiyum iyonunu çıkartarak bağlandığından dolayı meyvelerin yüzey gerilimi artar, meyve kabuğunun elastikiyeti azaldığından meyve büyürken dairesel mikro çatlaklar oluşturur. Domates’de mikro çatlakların önüne silisyum uygulaması ile sorunun önüne geçmemiz mümkündür. Bakırın bu zararlarından bitkilerimizi korumak için damlamadan bakır uygulamasından vazgeçmeli, yapraktan molekül çapı küçültülmüş ürünler kullanmalıyız. Bilinçli besleme ile verimli sağlıklı sebze meyve yetiştirmek mümkündür. İyi olsun diye aşırı bitki besleme ürünleri kullanarak bitkilerimizi obez yapmamalıyız. Obezler her türlü hastalıklara açık hedeftirler.

 

Sağlıklı bitkiler yetiştirmeniz dileğiyle. Selamlar saygılar.


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.