5.09.2019 10:02:07

Erol ÇITIR

İslam Şuurunu kendisine yaşam gayesi kabul etmiş ve gerçek bir dava adamı,

hayr hasenatta öncü bir kişilik,

Ümmet denince heyecanından yerinde duramayan ve ömrünü Müslümanların arasını bulmakla geçiren adam gibi adam.

 

Ümmeti Muhammed için yanıp tutuşan gönül dostu,

 

Gerçekten bir abi, dost, kardeş ve gardaş.

 

Bu sıfatlar en çok ona yakışıyor desem yanılmış olmam.

 

İşyerinde ve İHH da her zaman açık kapımızdı ve son nefesine kadar o kapı hiç kapanmadı.

 

Şu yerkürede kaç tane İslam’ın sancağı sallanan ülke varsa İstanbul’daki evi ile fatihte bulunan işyeri kadar yakındı.

 

Şaka değil o kadar yakındı.

 

Ahmet abi fatihteki evinden çıkıp yine fatihte bulunan işyerine gider gibi Afrika Devletlerine, Ortadoğu Devletlerine yani Filistin’e, Gazze’ye, Libya’ya, Arakan’a, Somali’ye nerede bir acı, kan gözyaşı ve anlaşmazlık varsa; sadece ceketini ve bir poşet alır anlaşmazlıkları çözmek için oraya giderdi.

 

Yanlış anlamayın kendi dilinden başka bir dilde bilmezdi.

 

Arıyorum telefonunu bir Filistin’deyim, bir Arakan’dayım, bir Libya’dayım, bir Afganistan’dayım, Yemen’deyim, Somali’deyim yani Ahmet abi her an her yerde sabırla istikrarla dolaşıp duran bir adamdı.

 

Çok varlıklı bir hayatı yoktu fakat derdi çoktu.

 

Derdi ümmetti, yani Ümmeti Muhammed, Âlemi İslam dı.

 

Mazlum İslam coğrafyalarının mağdur, mahcup, mahzun evlatları onun tek derdi idi.

 

Âlemi İslam’ın, Ümmeti Muhammed’in kanayan bir yarasını gördüğünde Ahmet Sarıkurt duramazdı.

O meseleyi kendine dert ederdi.

 

Ahmet Sarıkurt’la Filistin’e Özgürlük Kara Konvoyunda tanıştık.

İyi ki tanışmışız dediğim nadir insanlardandı.

Mavi Marmara Özgürlük Filosunda ilerledi dostluğumuz.

 

İçli, Yürekli ve iyi bir insandı.

 

Muhatabına verdiği mesaj sessizdi ancak anlamamak mümkün değildi.

 

Sahibi olduğu İşkembe Lokantasında ve İHH da kimseye kapanmadı onun kapısı hep sonuna kadar açıktı.

 

İHH Beylikdüzü Temsilciliğini kurma çalışmalarında onun koordinesinde beraber toplantılar yaptık, istişareler ettik çalıştık ve temsilciliği kurduk.

 

Çok naifti hiç incitmedi bizi.

Sessizce bizleri koordine etti.

Ahmet Sarıkurt’la yaptığımız bu çalışma bize oldukça keyif vermişti.

 

O hapis kitle bir sefer girmişti o sessiz zarif bedenine.

 

Tedaviye başladı ve gitti, geldi doktorlara.

 

Artık tek derdi kendi derdi olmuştu.

Tedavi olmak için çok mücadele verdi.

 

Batının İslam Coğrafyalarında açtığı vekâlet savaşlarına bağlı zulümler çok yordu onu.

Bünyesi daha fazla kaldıramadı.

 

Ümmeti Muhammed’in derdi Ahmet Sarıkurt’u kanser etmişti.

 

Müslümanların günümüzdeki hali onu çok üzüyordu.

 

Her gittiğimde İHH ya gözlerim onu çok arıyordu fakat İHH nın sessiz devini, dilsiz diplomatını görememenin üzüntüsüyle geri dönüyordum.

 

Başımız Sağolsun Ahmet Sarıkurt Rahmeti Rahman’a yürüdü.

 

Dertli, dertli gitti Ahmet Abi.

 

Ahmet Sarıkurt denince boğazımda düğümleniyor tüm kelimeler.

Ümmet demenin ne demek olduğunu ben ondan öğrendim.

 

Uzakları; evi ile işyeri arası kadar yakın edecek derde sahip tek adam!

 

İşte O Ahmet Sarıkurt’du.

 

Ümmet diye, diye gitti Ahmet Sarıkurt.

 

Mekânın Cennet Olsun

Allah sana merhametiyle muamele etsin.

 

Sessiz yaşadığın beşeri dünya âlemini sessizce terki diyar ettin.

 

Yine kazanan sen oldun, kaybeden biz.

Biz seni kaybettik Ahmet Abi

Sen Rabbinin rahmetine ve merhametine sığındın.

 

Selam Dua ve Muhabbetle


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.