15.01.2019 13:21:10

İrfan ERMİŞ

 

Osmanlı döneminde yolsuzlukları ile ünlü Karakuşi adında bir kadı varmış.
Bir gün Karakuşi Kadı, bir fırının önünden geçerken burnuna güzel bir koku gelmiş.
Vitrinde güveç içinde nar gibi kızarmış sahibini bekleyen nefis bir ördek var...
Karakuşi Kadı, fırıncıya:
‘Ben bunu aldım' demiş. Kadıya itiraz edilir mi?
Fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş.
Az sonra ördeğin asil sahibi gelmiş:
“Hani bizim ördek?”
Fırıncı boynunu büküp:
‘Uçtu' deyince iş kavgaya dönüşmüş.
Kavga sırasında fırıncı, araya giren bir gayrimüslim müşterinin gözünü çıkarınca korkup kaçmaya başlamış... Gayrimüslim de peşinde kovalıyor...
Bir duvardan atlarken, bilmeden duvarın öteki tarafındaki hamile bir kadının üstüne düşmüş.
Kadın, çocuğunu düşürdüğü için, kadının kocası da fırıncının peşine düşmüş.
Can havliyle kaçan fırıncının çarpıp devirdiği Yahudi bir vatandaş da kızıp peşlerine takılmış...
Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler hepsini yakalayarak Karakuşi Kadı'nın karşısına çıkarmışlar.
Kadı sırayla sormuş...
Ördeğin sahibi,
‘Bu adam ördeğimi hiç etti' diye şikayet etmiş.
Karakuşi Kadı, fırıncıya sormuş:
“Ne yaptın bu adamın ördeğini?”
Fırıncı, ‘Uçtu' demiş.
Kadı, kara kaplı defterini açmış:
‘Ördeğin karşısında tayyar yazılı. Tayyar 'Uçar' anlamına gelir. O halde ördeğin uçması suç değil' diyerek, fırıncının ördek işinden
beraatına karar vermiş.
Gözü çıkan gayrimüslim vatandaşa sormuş.
Onun şikayetine de kara kaplı defterden bir madde bulmuş:
‘Her kim, gayrimüslimin iki gözünü çıkara, o müslimin tek gözü çıkarıla...’
Davacı:
‘Benim tek gözüm çıktı. Şimdi ne olacak?' diye sorunca, Karakuşi Kadı, ‘Şimdi’ demiş, 'Fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak, biz de onun tek gözünü çıkaracağız.
Tabii gayrimüslim şikayetinden hemen vazgeçmiş, fırıncı bu davadan da beraat etmiş.
Çocuğunu düşüren kadının kocasına da Karakuşi Kadı:
‘Tamam' demiş, 'Karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak’
Böyle olunca adam da şikayetini anında geri almış, fırıncı bu davadan da kurtulmuş.
Kadı dönmüş Yahudi'ye:
‘Senin şikayetin nedir bre?'
Yahudi bir süre düşündükten sonra ellerini açmış, ‘Ne diyeyim kadı efendi' demiş, 'Adaletinle bin yaşa Sen, e mi !'

****

Hakkımda açılmış onlarca dava var ve ben bunların takibini yapamaz oldum, çünkü avukatım yok. Yok, çünkü avukat tutmaya param yok! Bu zamana kadar yazdığım hiç bir yazıda kimseye iftira atmadım, hakaret etmedim, şantaj yapmadım yani yazdığım her yazıda vicdanen rahatım ama açılan davalara bakıyorum “hakaret, şantaj, iftira...” Yayın yolu ile tabi! Bana dava açanlar ya belediye başkanı ya belediye meclis üyesi ya hatırı sayılı siyasetçi ya da özel hastane sahibi!
Kısacası bana dava açanlar zengin adamlar. Adliyeye bile gelmiyor. Hakim, “Açık duruşmaya geçildi sanığın kimlik bilgileri soruldu” diyor. 
Davacının avukatı hazır, hava o biçim. Müvekkilini çatır çatır savunuyor, madde madde sıralıyor ve “sanık’ın cezalandırılmasını istiyoruz” diyorlar.
Ben ise tek söyleyebildiğim “Hakim bey yazdığım yazının içeriğinde hakaret yok, şantaj yok, tehdit yok, tamamen basın özgürlüğü” diyerek kendimi savunmaya çalışıyorum ve yerel mahkeme çakıyor cezayı...

****

Sonra itiraz ediyorum gidiyor dosya Yargıtay’a...
Üç beş seneden sonra Yargıtay onaylıyor dosyayı, bana da kalıyor cezayı ödemek!
Velhasıl-ı dostlar, öde öde bitmiyor! Ben de ne yapayım kuzu kuzu ödüyorum.Yukarıda yazdığım gibi her yazımın doğru olduğuna halen inanıyorum. Beşeri adalet şaşar ama ilahi adalet şaşmayacaktır. Gün gelecek ben de hakkımı mahşerde alacağım.

   

 

 


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.