15.05.2020 03:57:19

Neslihan SOYHAN MİCAN

Bilinmelidir ki; günümüzde artık baş döndürücü bir hızla gelişen, ilerleyen bilim ve teknolojinin yeni yeni ortaya koyduğu birçok buluşun temeli hep Müslüman bilim adamlarının, alimlerinin keşiflerine, kitaplarına, çalışmalarına bağlıdır..

 

Bugün dünyanın en kıymetli ve en ünlü kütüphanelerinde yüzyıllar boyunca İslam Aleminde yazılmış; tıp, matematik, astronomi, biyoloji, fizik, kimya alanında kaleme alınmış çok kıymetli bilgilerle dolu eserler büyük bir titizlikle muhafaza edilmektedir.

 

Orta Çağ’da büyük tıp alimleri yalnızca Müslümanlardı. Bugün bizden önde görülen batılılar, Avrupalılar, Endülüs’e tıp tahsil etmeye gelirlerdi. O zamanlar tam bir karanlıklar diyarı, zulmet diyarı olan Avrupalılar zelil bir halde her türlü hastalıktan, pislikten kırılıyordu. Fransa Kralı 15. Louis 1774’te çiçek hastalığından öldü.

 

Çiçek aşısını bulanlar Müslüman Türklerdir. Türklerden bunu öğrenen Jenner 1796’da bu aşıyı Avrupa’ya götürdü ve büyük bir haksızlıkla çiçek aşısını bulan kimse olarak tıp literatürüne geçti.

 

Avrupa uzun yıllar boyu veba ve kolera salgınlarına uğradı. 1. Napolyon ordusunda veba salgını zuhur edip, hastalığa karşı çaresiz kalınca  Müslüman Türklerden yardım istemek zorunda kalmıştır.

 

O vakitlerde yazılmış bir eserde bu olay şöyle anlatılmaktadır:

 

“ Türkler ricamızı kabul ederek bize hekimlerini yolladılar. Bunlar tertemiz giyinmiş, temiz ve nur yüzlü kimselerdi. Evvela dua ettiler, sonra ellerini bol su ve sabun ile uzun uzun yıkadılar. Hastalarda zuhur eden hıyarcıkları neşterle yardılar, içindeki sıvıyı akıttılar, yaraları tertemiz yıkadılar. Sonra hastaları ayrı ayrı yerlere koydular ve sağlamların mümkün olduğu kadar onlara yaklaşmamasını tembih ettiler. Hastaların elbiselerini yaktılar ve onlara yeni elbise giydirdiler. Sonunda gene ellerini yıkadılar ve hastaların bulunduğu yerlerde öd ağacı yakarak ve tekrar dua ederek ve bizden hiçbir ücret veya hediye kabul etmeden yanımızdan ayrıldılar.”

 

2 asır evveline kadar Batılılar hastalıklara karşı tamamen çaresizdi. Sonradan Müslümanlardan öğrendiklerini tecrübelerle ilerlettiler. Gayret gösterdiler..

 

Ama şu gerçek bir güneş gibi meydandadır. Bugünkü Medeniyetin, Bilimin, İlmi terakkilerin temeli Müslüman Alimler tarafında  atılmıştır. Ve sağlam duvarlarla örülmüştür!!!

 

Batılılar dünya tepsi gibi düz, etrafı da duvarlarla çevrili zannederken Müslümanlar yer küresinin yuvarlak olup döndüğünü keşfettiler. Meridyenin uzunluğunu ilk defa  Musul ve Diyarbakır arasında, Sincar sahrasında ölçtüler ve bugünkü gibi buldular.

 

Galileo İslam alimlerinin kitaplarından öğrendiği “Dünyanın yuvarlaklığı ve batıdan doğuya doğru döndüğü hakikatini” dile getirdiği için aforoz edildi ve öldürüldü. 

 

Harun Reşid tarafından İspanya Kralı Şarlman’a su ile işleyen saat hediye edilmiş, o da içinde cin var zannederek saati kırdırmıştı.

 

Kısacası 18. Yy’a kadar İslam Memleketlerinde yetişen büyük alimler geceli gündüzlü yaptıkları çalışmalarla tüm dünyayı ilimleriyle aydınlatmışlardır.

 

Maalesef ülkemizde batılıların “her şeyi biz bulduk” yalanlarına kanarak, kendi değerlerine, atalarına, alimlerine düşman bir kesim peydah oldu.

 

Bunlar yabancı bilim adamlarını hayran hayran överlerken, İbni Heysem’den, Harezmi’den, Biruni’den, mikrobiyolojinin kurucusu Akşemseddin’den bihaberdir.. 

 

Bugün yeni nesle verebileceğimiz en güzel hediye; onlara medeniyetimizi, kültürümüzü, İslam alimlerimizi, bilim adamlarımızı, her sahada başarılarla dolu şanlı tarihimizi, gelişim silsilemizi ve atalarımızın dünyaya kattığı tüm yenilik, buluş ve güzellikleri tanıtmaktır...!

 

Asla unutulmamalı ki; Kendi tarihine, kültürüne ve medeniyetine sahip çıkmayan milletler başka kültürlerin potasında erimeye mahkumdur!!!              

 


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.