28.08.2019 13:02:41

Kürşat MİCAN

Ülkemiz ve Bölgemiz uzun zamandan beri dehşetengiz bir ateş çemberiyle kuşatılmış vaziyettedir. Emperyalist devletler bir taraftan bölgemiz üzerinde haritaları değiştirmek için kolları sıvamışken, diğer taraftan ülkemizi ve milletimizi tüm değerlerinden uzaklaştırarak manevi olarakta yıkma gayreti içerisindedirler.

 

 

 

Asırlardır İslam’ın Sancaktarı, Türk-İslam Kültür ve Medeniyetinin Merkezi olan Türkiyemiz’de zinanın suç olmaktan çıkarılması ile başlayan ahlaki yozlaşma süreci Milletimizi, nesillerimizi kendi ruh köklerinden, öz değerlerinden ve Türk-İslam geleneğinden adım adım koparmaktadır.

 

 

Emperyalist Haçlı zihniyetinin, yaklaşık iki asırdır cemiyet hayatımıza, gelenek ve göreneklerimize, bizi biz yapan değerlerimize ve aile birliğimize yönelik yıkım çalışmaları, son elli yıldır hızına hız katmış, medya bu yönde aktif rol almış, toplumsal dokumuza uymayan dizi filmler, programlar, yarışmalar, reklamlar ve muhtelif yayınlar ile desteklenmiş ve ‘İstanbul Sözleşmesi’ ile nihai hedefine oldukça yaklaşmıştır.

 

 

“İstanbul Sözleşmesi”  madde madde incelenip irdelendiğinde aile yapımızı, aile bağlarımızı ve  cemiyet hayatımızı ahlaken çökertmeye ve kutsal değerlerimizi ferdi hayatımızdan silip atmaya yönelik sinsi planın büyük bir parçası olduğunu net bir şekilde görüyoruz.

 

 

İstanbul Sözleşmesi dünyanın imrendiği Aile Hayatımızı dinamitleyen maddelerle donatılmıştır.

 

 

İstanbul Sözleşmesi gelecek nesillerimizi raydan çıkartmayı, yörüngesiz bırakmayı, özgürlük paravanıyla dini ve ahlaki değerlerden tamamiyle kopartmayı hedeflemektedir.. 

 

 

İstanbul sözleşmesi Türk Milletini var oluş gayesinden uzaklaştırmayı amaçlayan sinsi bir projedir, batının diktesidir.

 

 

Peki, nedir bu “İstanbul sözleşmesi”?

11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da imzaya açılan, TBMM tarafından 14 Mart 2012’de kabul edilen, 1 Ağustos 2014 tarihinde de yürürlüğe giren Uluslararası bir sözleşmedir.

Kısa adı İstanbul Sözleşmesi olan metnin uzun ismi, “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi’dir. Bu sözleşme toplumumuzun temel değerlerini derinden sarsacak maddeler içermektedir.

 

 

Görünürde şiddet gören, ezilen, mahrum bırakılan ve sömürülen kadının haklarını savunmakla ilgili maddelerden oluşan  bu sözleşme, aslında kesinlikle bu ulvi hedef ve gayelerin zerresini dahi taşımamaktadır.

 

 

Dikkat ederseniz sözleşmenin başlığında, kadın ya da erkek haklarından değil, toplumsal cinsiyet haklarından, yani toplumdaki tüm cinsel eğilimlerin haklarından bahsedilmektedir.

 

 

Kadın, erkek ve bir üçüncü cins olarak diğerlerinin hakları ve toplumdaki yerlerine vurgu yapılmaktadır. Eşitlik ilkesinden dem vurularak, eşitlik ilkesi manipüle edilerek, tüm cinsel eğilimlerin de eşit haklara sahip olması gerektiğine dair gizli bir vurgu yapılmaktadır.

Bunu yapabilmek için de yöneticilerimize sözleşmeyi; lütfen buraya dikkat edelim!

 

 

"Üreme şartı olmaksızın toplumsal cinsiyet eşitliği." şeklinde imzalatmışlardır.

 

 

Başta Evlilik yapısını bozan, kadın haklarından dem vurarak kadını erkeğe, erkeği kadına düşman yapan, kadını kocasına karşı kışkırtan,

‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’ kavramıyla LGBT örgütünün kurulmasını sağlayan,  bu örgüt mensuplarının fiillerini meşrulaştıran, toplumda yaygınlık kazanmasını sağlayan bu sözleşme bir an evvel feshedilmeli, iyice geç olmadan bu vahim hatadan dönülmelidir..

Sonuç olarak bu vahim sözleşme birçok Hristiyan ülkede dahi kabul görmemişken;

Ne acıdır ki; Müslümanların Payitahtı olan Ülkemizde üstelik “ İstanbul Sözleşmesi” adı altında maalesef imzalanmıştır.           

                                                           

“Erkeklere benzeyen kadınlara ve kadınlara benzeyen erkeklere Allah(cc) lanet etsin” Hadisindeki lanetin muhatabı olmamak için;

Ülkemiz, derhal bu sözleşmeye attığı imzayı geri çekmelidir.

 

 

Zinayı ve sapkın ilişkileri serbest bıraktığımız sürece ülkemizin içinde bulunduğu  bereketsizlikler, buhranlar, sıkıntılar asla son bulmayacak ve Yüce Allahın rahmeti, bereketi ve inayeti üzerimizden kalkacaktır.

 

 

Aklı başında tüm sosyal bilimcilerimiz, kamuoyunu ve tüm yetkililerimizi bu gizli amaç konusunda bilgilendirmelidir. Bu gizli yıkım projesine ivedilikle son verilmelidir.

 

 

Yesevi Alperenler Derneği olarak; Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı, Kabine  ve diğer tüm hükümet yetkililerini, aynı zamanda tüm siyasi partileri bildirimizin konusu olan “İstanbul Sözleşmesi’ni en öncelikli gündemleri yaparak, bu sözleşmenin iptali noktasında karar almaya davet ediyoruz.

 

 

Bu konu partiler üstü bir konu, hatta Milli bir Davadır..

 

 

Ayrıca konunun her platformda yakinen takipçisi olacağımızı ve konuyla ilgili toplumumuzu bilgilendirme amacıyla imza kampanyası başlattığımızı kamuoyuna saygılarımızla arz ediyoruz…

 

 

Yüce Allah Aziz Milletimizi Âli Devletimizi ilelebet korusun.


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.