21.04.2020 13:17:00

Ahmet ARSLAN

ÇELİMSİZ, KÜÇÜK bir kız çocuğu sokağın köşesine oturmuş; yiyecek, para, ya da alabileceği herhangi birşey için dileniyordu. Üzerinde yırtık pırtık giysiler vardı. Yüzü gözü ise kir içindeydi. Çocuğun perişan bir hali vardı.

 

Kız dilenirken, sokaktan genç, sağlıklı, zengin görünümlü bir adam geçti. Kızı farketmişti. Ama, belli etmemek için, dönüp bir daha bakmadı. Geniş ve lüks evine, konfor içinde yaşayan ailesinin yanına geldiğinde, çok güzel hazırlanmış bir akşam sofrası onu bekliyordu. Fakat, az sonra, gördüğü o dilenci kız aklına takıldı yeniden. Duyguları birşeylere itiraz ediyordu.

 

Sonra, kolay yolu tercih etti ve itirazlarını Allah’a yöneltti. Böyle durumların var olmasına izin veren O değil miydi?

 

İçin için, O’na karşı:

“Böyle birşeyin olmasına nasıl müsaade ediyorsun? Neden o küçük kıza yardım için birşeyler yapmıyorsun?” diye yakınmaya başladı.

Biraz sonra, ruhunun derinliklerinden gelen şu cevabı işitti:
"Yaptım. Seni yarattım"

Neden mi CORONA? 
Helen Keller’e insanın başına gelebilecek en büyük felaketin ne olduğunu sormuşlar. Cevabı şu olmuş: "GÖZLERİ OLDUĞU HALDE GÖREMEMEK!!”

 

Dünya tuhaf bir yer veya insanlar acımasız olmaya başlamıştı. Biri acı çeker biri acının resmini... 
Milyarlarca insan ise o acıyı sadece izler olmuştu. 

 

İnsan insana şefkat, merhamet etmez olmuştu.
Vicdan ve merhamet duyguları körelmiş,
güçlü insanların zayıf insanları,
güçlü devletlerinde zayıf devletleri yok etmek için elinden geleni yapar olmuştu.

 

Masum ve mazlum bebeklerin cansız cesetleri kıyıya vurmuş.
Bütün hayatını çocuğuna adayan, anneler ve babalar yaşlanınca bir oda ya sığmaz, huzur evlerine ya da sokaklara atılır olmuştu. 
Masum ve küçük hayvanlara işkence yapmaktan zevk alan bir nesil yetişmişti.

 

Yönetici ve liderler, rant, çıkar, mevki ve makam hırsından dolayı iktidarı ve gücü elde edebilmek için, insanlar arasında oluşturdukları ayrışmadan dolayı,
İnsan olsun yeter düşüncesi ölmüş,
Din kardeşliği sadece söylemde kalmıştı. 

 

Camii de Namaz kılan hacı amca,kendi gibi düşünmeyen, aynı safta beraber namaz kıldığı hacı amcayı, komşusunu, akrabasını, hainlikle suçlayıp ötekileştirmeye başlamıştı.

 

Oysa Bize ağzı dualı dilsiz şeytanlar değil. 
‘Zulüm bizdense ben bizden değilim,’ 
diyen ÖMER' ler ALİ' ler lazımdı. 

 


Mazlumun ve yoksulun dünyasında yokluk, sefalet, kıyamet koparken, zengin ise, toplumsal olaylara duyarsız, bencillik ruhuna bürünmüş, israf, şatafat içinde kibir abidesi olmuştu. İşinde, aşında, yatağında, rahatlık ve zevki sefası peşindeydi. 

 

. KADER KONUŞURKEN İNSAN SUSARMIŞ!
Yapılan bütün zulümlere insan susunca,
Şimdi de kader konuşur, o koca devletler o koca insanlar aciz bir şekilde sadece izler oldu

 

Oysaki FAKİRİN İHTİYACI SADECE ZENGİNİN İSRAFI KADARDI...


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.