Emmare de bir yanın, diğer yarın levvâme
Araftasın, boşluktasın, hardasın
Duaların tek anahtar, efsunlu bir kilide
Diline düşürmeyen nefsinle savaştasın

Israrla çağrılırken, ilâhi bir davete
İcabette isteksiz, gönülsüz, hevessizsin
Üstünde dünyalık, hülyalık yorgunluklar
Kıyamdan rükûya bitkin, secde de uykudasın

Bitimsiz isteklerin, doyumsuz arzuların
Sonlu bir zamanla sanki sen nikâhlısın
Koptu kopacak oysa, kızılca kıyametin
Sen neyin körü, sen kimin safındasın?

Aklın dile geldikçe, kalbin kulak tıkıyor
Gençliğin kapısında, bak baykuşlar ötüyor
Neyini seviyorsun, hep yuttukça yutuyor
Aç gözlü bir dünyanın, peşinde isyândasın

Hayatın yudumunda boğulup duruyorsun
Sen bunu bir oyun, eğlence sanıyorsun
Oysa bir el "tut" diyor, "sarıl, sakın bırakma"
İttikçe itiyor, battıkça batıyorsun

Huzur dediğin nedir, sordun mu hiç kendine?
Arayıp durdun onu, hep yanlışlar köyünde
Yakınındaydı elbet, şah damarından bile
Kör olmuş o gözlerin, görmüyor, görmüyorsun

İman yükle taşına, ez o serkeş nefsini
Sabır ekle başına, nurla kıyı köşeni
Aç şu gönül gözünü, sil kalbinin isini
Sana "yeter ki gel" diyen bir Allah'ın kulusun
Git artık, dönme geri, cennet mekânın olsun