3.10.2022 12:05:00

Lütfiye AYDIN BİKE

 Allah zülcelal hazretleri ikram eyledi, Kudüs sancağını ziyaret edip, Payitaht'a geri döndük. 

 

 Dedem Süleyman Han hazretlerinin emek verdiği surların gölgesinde gölgelenip, adının verildiği, Süleyman Caddesi'nde yürüdük. Nohasin çarşısından geçip, Haseki Sultan tekkesinde dinlendik. Burak mescidinde namazımızı kılıp, Kubbet-üs Sahra'yı seyre daldık. Kütahya'dan getirilmiş mavi çinilerin üzerinde, al sancağımızın dalgalanışına bir kez daha hayran kaldık. Payitaht'tan getirdiğimiz selamlarımızı, Kudüs'ü sadece muhafaza etmeyip, aynı zamanda da imar eden askerlerimize teslim ettik. 

     

Askerlerimizin omuzlarında tüfeklerinin asgı nasırı, ellerinde küreklerin baskı nasırı, alınlarında ise Mescidi Aksa'nın kilim nasırı vardı . Surlara taş taşımaktan sırtları eğilmişti lakin omuzları dikdi. 

      

Onlar biliyorlardı!  İlk kıblenin muhafızı olup, arşın kapısında durduklarını. 

 Onlar biliyorlardı!  15 peygamberin izine ayaklarını vurduklarını. 
 Onlar biliyorlardı! Nesillerine sevda ikiliminde bir şehir kurduklarını.  

     

 Bugün böyle bir yazı ile başlayıp nihayetine de aynı güzergahta devam ettirmeyi ve "500 yıllık sancağımız olan Kudüs'ten size selam getirdim" demeyi çok isterdim.  Lakin işgal edilmiş bir şehirden geldim. Davut Aleyhisselam'ın kabrindeki surlar esir. Mescid-i Aksa'ya giden yollar esir. Allahu ekber diyen diller esir. Yusufiye mezarlığında yatan erler esir. 

   

  Daha havaalanında başlar işgal, demir kelepçeler bağlanır yüreğinize. "Sizi sorguya çekecekler" der görevli. "Nereye gidiyorsun dediklerinde Kudüs demeyeceksiniz, Ceruselam diyeceksiniz. El Halil demeyeceksiniz, Hibron diyeceksiniz. Yafa demeyeceksiniz Cafa diyeceksiniz." Derin bir nefes alır yutkunursunuz ama vazgeçmezsiniz. Evladınız zindanda olsa sorguluyorlar diye geri döner misiniz,  o kapıda ölümüne bekler evladınıza sarılmak istersiniz. 

    

 Havaalanındaki sorgunuz biter içeri girersiniz. Sarı kubbeyi uzaktan görüp surların içinden yürüyüp giriş kapısına gelirsiniz. Niye geldiniz gözleri gözünüze, sesleri kulaklarınıza değer. Diliniz susar başınız diklenir içinize içinize seslenirsiniz "Allahu ekber, Allahu ekber" diye. Tembihlisinizdir çantanızda bayrak yoktur. İşgal gücü geçiş izni verir koşa koşa gider, eşiğine kapanırsınız. Müezzinin sesini duyarsınız haydi kurtuluşa diye feryad eder. Lakin her yan kimsesizliğin izleriyle doludur. 

     

Bir korku kaplar yüreğinizi, hiçbir yerde bu kadar korkmazsınız. Yoksa vaz mı geçtiler, arkasını dönüp gittiler mi diye. Kadim Mescide koşarsınız, görevli "Kapıya yakın duruyoruz ki kalabalık gözükelim" derler. Burak duvarına koşarsınız "Orası yahudilerin diye hiçbir müslüman gelmiyor" derler. Kubbet-üs sahraya koşarsınız "İkindi vaktine kadar açılmıyor cemaat az gözükmesin" diye derler. 

      

Mescid-i Aksa'nın ilk emanetçisi olan Davut aleyhisselam'a koşarsınız "Orası sinagog oldu, Mescit de kapalıdır" derler.  

    

 Allah'ın peygamberi, Yakup Aleyhisselam'ın oğlu, Mısırın sultanı Yusuf Aleyhisselam ile dertleşeyim dersin.  Kapısında koca bir kilit, görevliye rica edersin kapı gizlice açılır. Bakım yapılması yasakmış, etrafı kırık dökük sandalye kalıntıları ile dolu, ardiye olarak kullanılır. 

      

Yüreğinizin yangını ile Hz.İbrahim'e doğru  yürürsünüz. Senin yangınını gül bahçesine döndüren benim yangınımı da söndürürmü dersin. Lakin sinagogdan gelen boru seslerinden ve bağrışmalardan duyuldu mu bilmezsin. 

   

 Geri dönerken çocuklar ve gençler yolunuzu keser, işgal güçleri çalışmalarına izin vermez, hayat standartlarını sıfıra indirir ki vazgeçsinler. Onlarda tesbih satarak geçinirler.  Gençlerden birin adı Selam'dı. İşgal güçleri kendilerince bir yasa çıkarmışlar, eğer evde o an kimse yoksa ev boş diye girip işgal ediyorlar ve evin eşyalarınıda ganimet olarak dağıtıyorlar. Sen her ne kadar ben iki saatliğine hastaneye gittim desen de fayda etmiyor. Bir yasa daha çıkarıp evin imarında bir kusur bulup kendi ellerinle yaptığın evi yine kendi ellerinle sana yıktırırlar. Kendileri ise genişledikçe genişliyorlar. Sadece pandemi döneminde 70.000 yahudiyi içeriye sokup yerleştirdiler. 

    

 Selam adındaki genç her gece onların yaptıkları evleri gizlice yıkmış. Lakin bir gece yakalanmış 16 ay hapis yatmış, ama kutsalını savunmaktan asla vazgeçmemiş.  Selam bana bir tesbih hediye etti, ben de ona "Halilurrahmanı size emanet ediyoruz" dedim. Şehadet parmağını kaldırıp sert bir şekilde kalbinin üzerine 2-3 kere vurdu. Tercümana "Beni kalbimden vuracakları güne kadar bu kapıdayım" demiş. 

     

Bir avuç Müslüman ve bir avuç çocuğun omuzunda koca bir dava, bacaklarına kırbaçlarla vuruyorlar, düşmemek ve düşürmemek için var güçleriyle direniyorlar. Ama dünyanın gücünü arkasına alan siyonistlere sahipsiz kalmış bir avuç Müslüman'ın gücü maalesef yetmiyor ve yetemiyor. 

    

 Kudüs'te insan sayısından çok kamera sayısı var. Her anın izleniyor, her hareketin gözleniyor. Korkmadan vuruyorlar 9 yaşındaki çocuğu zindana alıyorlar. Arkasından koşan silahlı askerlerden kaçarken 7 yaşındaki çocuğun kalbi korkudan duruyor. 

     

Bu gün size, taşı toprağı, genci çocuğu, Mescidi ve dahi Peygamberleri esir olmuş, her yanı işgal edilmiş bir şehir olan Kudüs'ten selam getirdim, vesselam... 

 

YUSUF KUYUDA 

Ah Yusuf'um!
Ay yüzlüm, hilal kaşlım, alnı hare hare secde nakışlım. 
Sol yanından on bir yıldız kayışlım, sevda ikliminde on ikinci gül olup açışlım. 

Ah Yusuf'um!
Köle diye paye biçilenim, Mısıra sultan diye seçilenim.
Susuz kuyuda su olup içilenim, uğruna nice gözden geçilenim. 

Ah Yusuf'um!
Yakup'un (as) oğlu kuyuda diye ümmete bir haber salsak. 
Gönüllerin en tozlu rafında vahdet anahtarını bulsak. 
Esaret bitti diye tekbirlerle yeşil kapının önüne varsak. 

Ah Yusuf'um!
"Nasrun minallâh" deyip zincirleri kırıp, huzurun da dursak.


Taha İmdat Atabay
3.10.2022 13:16:13
Allah razı olsun abla Güncel bir sorunumuz 100 yıllık yaramızı, Farklı bir bakış açısıyla güzel anlatmışsınız. Bu konu çok fazla suistimal ediliyordu son zamanlarda. Konuya hakim olanlar susunca, Herkes bilgin oldu. Teşekkür ederiz.

Dilek Balaban Akbaba
3.10.2022 13:18:57
Sayın hocam orada o anları içinizde yaşayarak hissederek kaleme aldığınız nasıl belli. Rabbim İslam sancağını ilelebet muhafaza edecek.

Dilek Balaban Akbaba
3.10.2022 13:20:37
Ve Aleyküm selammm

yasin
3.10.2022 15:02:26
kaleminize sağlık

Yasemin yerik
3.10.2022 15:24:20
Çok güzel bir yazı ağzınıza yüreğinize kalaminize sağlık

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.