17.11.2021 11:16:57

Mehmet ERDİL

Ana muhalefet lideri Kılıçtaroğlu’nun, toplumun her kesimiyle “helalleşme” konusu, kim ne derse desin, kim ne düşünürse düşünsün takdire şayan bir projedir!

Velev ki kendine ait olmasın!

Üstelik helalleşeceği kesimleri de tek tek saymış;



İkna odalarındaki başörtülü kızlarımızla,
28 Şubat’çıların mağdur ettikleri kesim ile,
Vs..
Çoğunluğu inancından ötürü mağdur edilmiş kesimler!


Çokları gibi bende alkışlıyorum…


Kedi hacca gideceğinden farelerle helalleşmek için onları davet etmesi hikayesi gibi görsem de,
Bir sonuç çıkmayacağını bilsem de,
Yine bir kandırmaca olacağını anlasam da,


Ben bu barış dilini çok sevdim..!

Ben bu barış dilinin yalanını bile sevdim,


Daha dün İ.B.B. den 14 bin işçiyi çıkarıp yerine 45 bin kişi almalarının tazeliğinin üzerinde dumanı tütse de olsun,

Alkışladım…


Bu helalleşme öyle ki;

Mağduriyetlerin failleri olanları bile ümitlendirmiş!
İşe bak..!


28 Şubat’ın öncülerinden eski General şimdilerde er olan Çetin DOĞAN’ın eşi olan hanımefendinin Kılıçtaroğluna;

Generallerle de helalleşecek misin? Demesine çok şaşakaldım.
 
Ama konunun ben kayda değer diğer yanına baktım,
Eşine olan sevgisine!
Ben işin bu yanını sevdim.


Adamların eşlerine bak, birde bizim eşlerimize… dedim, içimden.


Kederde ve sevinçte bir olmak,
Aynı yastıkta kocamak,
Ve işte sevda! bu olsa gerek.!

 
Eşleri cezaevlerine topluca girmelerine müteakip, onlarda, aile etrafları ve
yakınlarından oluşan takribi üç beş yüz kadar kişiyle o günleri hatırlayın topluca hemen Anıtkabir'e koşmuşlardı.

 
Ben, en çokta medyanın, bu mütevazi kalabalık için "on binleri buldu" haberini
anlayamamıştım! Sonra bizim Osman; o abartılı rakam da medyanın onlara kıyağı demişti, fakat eşlerin Hasdal yerine neden Anıtkabir'i seçmiş olduklarını hala anlayamamıştım.

 
O günlerde haberlere pür dikkat kesilen eşim, "Ben onların duygularını sanki anlayabiliyorum, demişti, hüzünle. Ve,

 
-Y.A.Ş seni atıp ve sen gurbete çalışmaya gittiğinde, ben de çocuklarımla Anıtkabir'e,  pardon! babamın evine döndüğümde, ilk ziyaretimize gelişin 5 ay sonra olmuştu.
 
Ayrılık ne zor bilemezsin... demişti.
 
Tüm kadınların yüreği yufka olur bilirim, az biraz dokunsan hemen ağlarlar.
 
Ama bu hanımefendilerin yürekleri, 30 yıldır Y.A.Ş kararlarıyla yılda iki kez adeta derdest edilen yaşzede eşleri için bir kez olsun çarpsaydı ve empati yapsalardı biz bunu kesin anlardık.

Çünkü, komutan olan eşlerinin başlarının etini yer, YAŞ ın ihraçları gibi bu rezalete bir son vermeleri için ellerinden geleni yaparlar ve dahi başarabilirlerdi.
 
Yapmadılar...!
 
Her zaman kadınlara sonsuz güvenim ve saygım olmuştur.

 
Çok erkekten daha yiğit, daha ilkeli, daha mert, daha güvenilir olduğunun inanılmaz bir hissini taşırım yüreğimde.
 
 
Ama kastettiğim bu hanımefendi gibiler değil!
 
Bunların ki sevgi olamaz.
 
Bunların ki;
 
Kayıp giden saltanatları…

 
Ama haklı haksız bakmadan hep eşlerinin yanlarında olmaları, meydanlara çıkmaları örgütlenmeleri vs.

Bu yönlerini tebrik ederim.

Bizim kadınlarımız ise bizim mağduriyetimizde dört duvar arasında sadece oturup ağladılar.
 

Bu hanımefendinin, general fakat şimdilerde er olan 28 şubatın kudretli paşalarından Çetin DOĞAN eşi Kılıçtaroğluna;

-Generallerle de helalleşecek misin, sorusu aklıma Koca Ragıp paşanın şu meşhur sözünü getirdi;

“Mağdurun kim deseler gaddar kendin gösterir”

La havle vela kuvvete…

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.