5.12.2020 16:44:22

Kürşat MİCAN

21. Yüzyılda ALPERENLERİN TEMSİLCİSİ, TARİHE MAL OLMUŞ ÖRNEK ŞAHSİYET, BİLGE Alperen, Alperenliğin ilay-ı kelimetullah davasının dava adamlığının ete kemiğe bürünmüş hali MUHSİN BAŞKANIMIZIN, KOCA REİSİMİZİN, ŞEHİT LİDERİMİZİN, VATAN, millet, bayrak ve mukaddesat sevgisini, aşkını ve bu minvalde mücadelesini anlatmaya, aktarmaya, ifade etmeye dar ve sığ kelime kalıpları yetmez. Beş bin yıllık tarih arşivimizde mümtaz bir yer edinmiş kahramanlarımızdan biri olan Şehit Liderimizin dava mücadelisini, adanmış ruhunu, dağ gibi yüreğini anlatmaya çalışmak hakikaten kolay değil...

Bazen sabırsızlığın, dünyevi buhran ve gamın yüreğimi sarıp sarmaladığını hissettiğimde Muhsin Başkanımızı anmak, hatırlamak ve yad etmekle teselli buluyorum.

 

Değerli gönüldaşlarım,

Şehit Liderimiz Muhsin Başkanımızla 1999 yılında tanışma şerefine nail oldum. Tanıştığımız  yer bir ağabeyimizin mağazasıydı. Orada cemaat olup namaz kılmak nasip oldu. O günü ne vakit hatırlasam yüreğim titrer, gözlerim dolar. Yol başçımız ve liderimizin  bana ilk emri “kamet getir” demesi oldu. Tabii ki o toy yaşımızda çok heyecanlandım İstanbul’a gelişini dört gözle bekler olmuştum. İstanbul ziyaretlerinde genel itibariyle İstanbul İl Ocağımızı ara sık sık ziyaret ederdi. Bir çok sohbetine katılmak nasip oldu.

 

Zaman içerisinde fedakarlığını, adanmışlığını ham dolsun idrak ettik. Davasını davamız, mücadelesini mücadelemiz bildik. Çünkü Muhsin Başkanımız tüm ruhu bedeniyle Allaha tabii olmuş, Resulullah Aleyhisselamın izinde giden hakiki bir mümindi. Bakınız bize hayatında öyle güzel örnekler bıraktı ki; Allah-u Teala DOSDOĞRU OLUN DİYE EMREDİYOR, Muhsin Başkanımız “düz yaşayacağız, düz duracağız, düz yürüyeceğiz, dik duracağız, doğru gideceğiz,” sözleriyle ve yaşantısıyla Allah’ın bu emrine uyduğunu bizlere göstermiştir.

 

Allah yalnızca benden korkun buyuruyor. Muhsin Başkanımızda ülkemizin en buhranlı günlerinden biri olan 28 Şubat’ta  tanklar sokağa çıktığında koca koca liderler saklanacak yer ararken dağ yürekli yiğit adam; “Ordu gözbebeğimizdir. Ancak namlusunu milletine çevirmiş tanka selam durmam.” Demiştir.  Gene o gün parti genel merkezinde “ Başkanım şimdi ne yapacağız,” diye sorulduğunda ,

“ Ne yapacağımızı var mı, gerekirse tankların üzerine çıkacağız , milli iradeyi hakim kılacağız,” diyerek Allahtan başka kimseden korkmadığını bizlere göstermiştir.

 

Allah mert olunuz buyuruyor, yine ülkemizin en buhranlı günlerinden biri olan 12 Eylül’de sokaklar kan gölüne dönmüş, her köşe başında çatışmalar, her gün onlarca, yüzlerce ülkücü şehit ediliyor ve bir çok ülkücü ağabeylerimiz ceza evlerine dolduruluyor, tabii ülkücü gençliğin lideri olan Muhsin Başkanımız polisler tarafından her yerde aranıyor ve Muhsin Başkanımıza “ Sen yurt dışına çıkmalısın” denildiğinde, o “Arkadaşlarımız bunca sıkıntı ve çile içerisindeyken arkadaşlarımı terk etmem, yalnız bırakmam” diyerek ülkesini, ülküsünü terk etmeyerek mertliğin gereğini yapmış ve bedelini ise  5,5 yılı hücrede toplam 7,5 yıl çarmıha gerilerek, cereyana verilerek ve akla hayale gelmeyen bir çok işkencelere maruz kalarak ödemiştir..

Bilahare “ SENİN SUÇUN YOKMUŞ”  denilerek tahliye ediliyor ve ceza evinden çıktığı  zaman “NE KADERİME KÜSTÜM NE DEVLETİME KÜSTÜM, YARABBİM KAHRINDA HOŞ LÜTFUNDA HOŞ ! Bismillahirrahmanirrahim , nerde kalmıştık arkadaşlar” diyerek , sonsuz bir iman, sarsılmaz bir mücadele  azmi ve kararlılığına sahip olduğunu göstererek, büyük Türk Milletine örnek olmuştur.

 

Şehit Liderimiz kendi tabiriyle; “toprağı saksıda, köylüyü sinemada, çileyi edebiyat kitaplarında okumadı.” İçinde yaşadı, içinden geldi.

 

Anadolu’da başlayıp büyük Türk Milletinin bağrında devam eden mücadelesi  Nizam-ı Alem İlay-ı Kelimetullah davasını yeni merhalelere, yeni hedeflere taşımaktı. Karşılıksız adanmışlık duygusu içerisinde milli ve İslami değerlerimizin yaşanması ve korunması, Devletimizin bekası, milletimizin birliği, selameti ve refahı için kendi varlığını feda edebilmeyi hayat düsturu olarak görmüştür.

 

Şehit liderimiz her zaman devletimizin  ve milletimizin menfaatlerini ve çıkarlarını ön planda tutmuştur. Refah yol hükümeti zamanında dahi hiç bir dünyalık hesap yapmadan “ Ben, Müslümanların iktidarını engelletti dedirtmem.” Diyerek bir çok tehdit ve baskılara rağmen hiç bir karşılık beklemeden Refah Yol hükümetini desteklemiştir. Muhsin Başkanımıza; “ Siyaset nedir?” diye sorulduğunda o “ Siyaset toplumun ihtiyaçlarını doğru tespit ederek bu ihtiyaçlara çözüm bulma sanatıdır.” Demiştir.

 

Gene Muhsin Başkanımız bir konuşmasında; “Dava boş gurur ve hırsların tatmini için yapılan bir koşuşturmaca değildir. İçtimai, Siyasi, iktisadi, ve Beşeri hayatımızı Hakka uydurma davasıdır.” Diyerek dava adamlığını çok güzel bir şekilde ifade etmiştir.

 

 Biz de Şehit liderimiz Muhsin Başkanımızın evlatları, alperenleri olarak liderimizin izinde aynı ruh ve imanla, sonsuz azim, sabır ve kararlılıkla son nefesimize kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Andolsun ki Liderimizi Şehit eden soysuzlara “BİN ÖLÜR BİN DİRİLİR” gerçeğini yaşatacağız.

 

Şehit liderimizi rahmet, minnet, özlem ve şükranla yad ediyorum.

 

Yüce Allah bizleri izinden ayırmasın.

 

                                                                                                      

                                                                                             

 

 

 


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.