24.04.2020 16:16:29

Aynur YAVUZ

İftar yaklaşmıştır... 
Salonda kurulan iftar sofrasına  bakar iç geçirir Ayşe nine. 
Geçmiş Ramazanlar'ı hatırlar.
Ramazanın ilk günü, ilk iftarı, ailece yapmak için bütün çocuklar eşlerini, çocuklarını alır gelirler, hep birlikte  iftar sofralarına oturulur, camiden ezan sesi duyulur duyulmaz besmele ile açılırdı oruçlar. 

 

Büyük oğlu, Ali  yanında gelini torunları.. 
Kızı Elif yanındaki sandalyede iki Çocuğu etrafında.
Küçük oğlu Ahmet tam yanında. Eşi onun sol tarafında. 
Cıvıl cıvıl neş'e ile açılan iftarlar yenen yemekler. 
Ardından demini alan çayla birlikte tatlı ikramı. 
Koşuşan torunlar, mutfak ile salon arası mekik dokuyan gelinler, kızlar.

 

Eşinin sesi ile daldığı geçmişten koptu geldi Ayşe nine. 
"Hayırdır" dedi İsmail efendi. "Ne oldu hatun daldın gittin masaya bakarak birşey mi oldu?
Rahatsızmısın? 
İrkildi kendine geldi Ayşe nine. 
" Fesupananallah" dedi masada boş  sandalyelere bakarak! 
-Bey Allah'ın hikmetinden sual  olunmaz elbette. Lakin bu yıl Ramazan ayı  mahsun, 
Harem-i Şerif, mescidi nebevi, mescidi Aksa mahsun, Camiler mahsun,
Her yıl cıvıl cıvıl olan evimiz bile mahsun!.... 


Nasıl bir illet bu virüs ki anayı evlattan, evladı ana baba'dan ayırdı. 
Bizler yaşımız gereği dışarı çıkamıyoruz, onlarda bize mikrop bulaştırırız endişesi ile eve gelemiyorlar. 
Kapıdan halimizi, hatırımızı sorup, aldıkları erzağı kapıya bırakıp gidiyorlar. 
Kim derdi ki bu yıl Ramazan ayında iftar soframız böyle boş kalacak.

 

Köroğlu ile Ayvaz başbaşa iftar açacak, Ufacık bir mikrop insanoğlunu evlere hapis edecek, 
diyerek arkasını döndü,
gözlerinden süzülen iki damla yaşı  yazmasının ucu ile sildi. 
İsmail efendi anlamıştı. 
Hayat arkadaşının neden  hüzünlendiğini.

 

Bu yaşa gelene kadar böyle bir olayla karşılaşmamışlardı. 
80 yıla sığan ömürlerinde hastalıklar, salgınlar depremler, hatta darbeler görmüşlerdi de lakin adına corona dedikleri bu virüs bambaşka bir şeydi. 
Sadece yaşadıkları şehir'i değil, Türkiye'yi Dünya'yı tehtit ediyordu bu mikrop. 
Tüm dünya tedirgindi ve korkuyordu. 

 

İsmail efendi hayat arkadaşı biricik eşine baktı "bunada şükür hatun dedi. 
Sağlığımız yerinde ve herşeyden öte sen varsın yanımda. 
Ya ikimizden  birimiz olmasaydı! Napardık yanlız başımıza. 
Evladı olmayan bizim gibi yaşlıları düşün.
Hamdolsun bizim kapımızı çalan, hatırmızı soran evlatlarımız var.

 


Ya olmayanlar napsın?

Her şerde bir hayır vardır demiyor mu? sevgili peygamberimiz. (s.a.v)

Ramazanı yanlız geçireceğiz belki inşaallah bayramı birlikte yaparız. 
Sen her bayram tatile gidiyorlar evlatlarımız, bayramda birlikte olamıyoruz diye dertlenmiyor muydun? 
Muhtemel bu bayram, tatil beldeleri, oteller kapalı.
Yurt dışına uçaklar uçmuyor.


Herkes bayramda evlerinde olacaktır inşallah. 
Ayşe nine biraz rahatlamışdı.
Eşine dönerek, 
- Oruç tutmanın hikmeti; açlık hissini duyabilmektir.
Aç kaldığımız zaman açların halini hatırlayabilmektir. 
Açlık hissinin ne kadar yakıcı bir ateş olduğunu anlayınca tasaddukta bulunmaya meyledebilmektir.  
Şu anda Dünya da kim bilir kaç Müslüman iftarını sadece su ile açıyor.
Sınırlarda kamplarda kalan, Flistinde, Gazze de, Yemen de, Afrika da şu anda belkide Dünya'nın birçok ülkesinde  iftarda yemek bulabiliyorlar mı? acaba der.

 

Ayşe nineyi dinlerken İsmail efendi derin düşüncelere dalmış, o mazlumların sofraları canlandı hayalinde. 
Bşrden eşine dönerek 
- Gel hatun coronadan dolayı evlatlarımıza, eşimize dostumuza, veremediği iftarı yardım kuruluşlarına bağışlayarak, ülkemizde ve ümmet coğrafyasında bulunan Müslüman kardeşlerimize iftar verelim, kumanya gönderelim, yetimlere bayramlık gönderelim. dedi. 

 

Ayşe ninenin bu kez gözlerinden süzülen mutluluk gözyaşları idi. 
-Çok iyi düşündün bey Allah senden razı olsun.
Bu kararınla kaç ailenin iftar sofrasına aş koyulacak, kimbilir kaç çocuk mutlu olacak dedi. 
Okunan Akşam ezanı ile iftar duası yapıp  besleme ile orucunu açtılar. 


Selam ve dua ile 


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.