Her müminin kaderinde bir hicret yazılıdır. Her hicretin ise muhteşem bir dönüşü vardır. 
Uğruna ayrıldığın kıymetlinin, döndüğünde sana hediye edilmesinin adıdır hicret.

    Kapkara gözleriyle, kapkara bakarken, kara örtülü sevdiğine "Seni o kadar çok seviyorum ki eğer git demeseydiler vallahi senden gitmezdim" deyip, hicret yoluna revan olmuştu. Oda biliyordu bu gidiş muhteşem bir dönüşün başlangıcıdıydı ve vakit tam da hicret vaktiydi.

     Hz. Muhammed, bu gidişiyle muhteşem bir dönüşün başlangıcını yapmıştı. Hicreti nihayet bulduğunda ise Mekke sokaklarından Beytullah'a doğru dingin bir sel gibi süzülüyordu. Hicretin başlangıcında "dünyanın en huzurlu yatağına yattım" diyen Hz. Ali'yi korkutamayanlar muhteşem dönüşün heybeti ile tirtir titriyorlardı.

   Hicret sadece Hz.Muhammed'in Mekke'den Medine'ye gidişinin adı değildir. Hicret hem yol, hemde handır. Hicret, Sırat-ı müstakimi takip eden her yolcunun uğrak yeridir. Hancı ise ahuzar ile kendisine gelen yolcunun her  derdine merhem, her yalnızlığa hemdem olur. Naifliği kudret, zayıflığı kuvvet, her bir sözü ise itibar bulur.

    Hicret yolu nice yolcular ağırlamıştır. Bu yoldan bir Hz. Yusuf geçmiştir ki gidişi köle dönüşü sultan olmuştur. Tüccarlar Hz. Yusuf'u kuyudan çıkarır, Yusuf yalın ayak , buğulu gözlerle kenan diyarına bakar. Babası Hz. Yakup'un kokusunu ciğerlerine kadar çekip, yüreğinin iniltisini şu sözlerle teselli eder: "Bundan sonra bana düşen güzel bir sabırdır."  Yusuf (as) da bilir ki bu söz son değil; muhteşem bir dönüşün başlangıcıdır ve vakit tam da hicret vaktidir.

    Bu yoldan bir Hacer geçmiştir ki gidişi Habeşistan'ın kölesi, dönüşü Mekke'nin melikesi olmuştur. Yürüyüşü say, dönüşü tavaf olmuştur. Filistin'deki evinden ayrılışı Beytullah ile İbrahim'den (as ) ayrılışı Allah (cc.) ile teselli bulmuştur. Hicret yoluna revan olan Hz Hacer ıssız çöllerden, sert kayalıklardan yol alıp, adım adım  uzaklaşırken, bir yandan da yaklaştığının farkındaydı.  Sarayın sultanı harem bölgesine geldiği vakit Hz ibrahim'e seslendi "Arkana dönmeden git ya İbrahim ben Allah'ın emrine tabiyim. Hz Hacer biliyordu geri dönmeyecekti ama herkes onun döndüğü yerde dönecekti.

    Hicrete yolu düşen herkesin gidişinde hicran, dönüşünde ise muhteşem bir sevda vardır. Yunus Emre de yolu hicrete düşenlerdendi. Hemde ne hicret, bir sevdanın kanadında binbir sevdaya uçmak gibi. Taptuk Emre'den ayrılan Yunus Emrenin  dizeleri hicret'in başlarında hicran yüklüdür.

"Kimseler garip olmasın 
Hasret oduna yanmasın, 
Hocam kimseler duymasın 
Şöyle garip bencileyin"

  Hicretin sonundaki mısraların rengi ise bambaşka bir hal almıştır.

"Girdim Aşkın denizine 
Bahrılayın yüzer oldum 
Geştediben denizleri
Hızırlayın gezer oldum."

  Bir kere daha ifade edelim ki hicret, bir gidiş değil; muhteşem dönüşlerin başlangıcıdır.

  Hicret bazen bir yerden bir yere; bazen de bir halden bir hale gitmektir.
    Hicret; zulden gitmek, iyiliklerle dönmektir. Hicret rehavetten gitmek azimle, gayretle dönmektir. Hicret; bencillikten, tamahtan, hırstan, egodan gitmek, tevazuyla, infakla, merhametle dönmektir. Hicret; fitneden, kinden, nefretten gidip, kardeşlikle,  sevgiyle dönmektir.

    Bin dört yüz yıl önce başlayan bu kervanda yer alabilmek için vakit tam da hicret vakti.

    Asırlık uykudan uyanmak için, vakit tam da hicret vakti. Vahdet yaprakları bir bir dökülüp, mazlum çocukların gözlerinde kızılca kıyamet koptuğunda vakit tam da hicret vakti. Çorak kalmış çiçekler gibi soluyorsa masum benizler, açlıktan ölüyorsa bebekler vakit tam da hicret vakti. Zulmün zindanlarında Mescid-i Aksa'ya şiirler yazılıyorsa, Ribat nöbetinde tekbir tekbir dolaşan genç kızlar kurşuna diziliyorsa, vakit tam da hicret vakti.

   Hicret gecenin en koyusunda, uykunun koynundan sıyrılıp, yastığın sıcağından ayrılıp, tatlı bir telaş ile hazırlanıp huzura varmaktır. Sığınağa yerleşip, sohbetin en hayırlısının tadını almaktır. Tüm sözlerden gidip, ilk sözüne sadık kalmaktır vesselam.

              Lütfiye Aydın Bike