Hepimizin malumudur, insanlık tarihi boyunca yaşanmış dört temel çağdan bahsedilir. Avcı-toplayıcı çağ, tarım çağı, sanayi çağı ve bilgi çağı veya farklı bir tanımla bilgelik ve erdem çağı.
İnsanlık tarihi farklı kaynaklara göre on binlerce hatta yüz binlerce yıl olarak tanımlanır. Bu uzun süreç boyunca ve insanoğlu yaşamış olduğu 4 evre süresince farklı hayat formları, farklı yaşam enstrümanları, farklı sosyal katmanlar farklı ideolojik,dinsel, sınıfsal yönetim sistemleri ve anlayışları gördü.
Bu farklı ve taban tabana zıt yaklaşım ve yönetim sistemlerinin İnsanoğlu üzerinde bıraktığı müsbet ve menfi izler din ve sosyal tabanlı farklı kişiler ve gruplar vasıtasıyla nesilden nesile taşındı ve bizde o fikri sermayeden beslenerek kendimizi ifade etme yetisine sahip olabildik.
Kavimler, site devletleri, imparatorluklar ve çağımız ulus devletleri farklı disiplinler, model ve metodlar geliştirip bazen ikna ama genelde dayatmayla halkına yön verme ve iktidarını uzun ömürlü kılmaya çalışmış. Bu farklı çağ ve içerikteki yönetim modellerinin elde ettiği sonuçlara baktığımızda büyük oranda benzer sonuçlar aldığını ya da neticenin ortak bir paydada buluştuğunu görebiliyoruz. Ortak paydanın hakim karakteri, genellikle insanların hür iradesini ve vicdanını geliştirmek ve kullanmak yerine önerilen veya dayatılan olguya ve yönetim anlayışına teslim olmuştur.
Hakîm ve baskın görüşe teslim olmayıp "benimde bir fikrim var" deme direncini gösteren kişi veya zümrenin ortak yönü irade sahibi oluşlarıdır. İtiraz etmeden ifa etme kolaycılığı ve teslimiyeti ve 'bana dokunmayan yılan bin yaşasın' anlayışıyla bir nevi kendine biçilen role itaatkar bir tutumla tabii olması malesef büyük çoğunluğun bakış açısı olduğu için insanlık bugün yaşamakta olduğu trajik koşullara birer kobay gibi teslim olmuştur.
Hakim karakterin topluma biçtiği role itirazı eden ve fikirsel duruşunu, kendi bakış açısını, kendi felsefesini ve dünya görüşünü ortaya koyan iradeli azınlığın varoluşu insanlık için bir şans ve direnç noktasıdır. İşte bu duruşu, düşünce derinliğini ve vicdan hürriyetini serdeden
kitlenin temel motivasyon ve direnç kaynağı irade olgusu olmuştur. Yani düşünme, muhakeme etme, bir kanaate varma ve o kanaat doğrultusunda aksiyon geliştirmekle insanlığa esin kaynağı olmayı başarmıştır irade sahibi bireyler ve tabileri.
Peki bir öğrenci, bir genç, bir çırak, bir esnaf veya bir anne, baba irade terbiyesini nasıl başarabilir. Bunu hayatına ve toplumsal hayata nasıl nakş edebilir. Bunu iyi irdelemek, araştırmak, küçük adımlarla başlayıp istikrarla devam etmek, bu terbiyeden geçmiş ve çelikten bir zırh gibi kişinin bedenini, kalbini, ruhunu, vicdanını değerli kılmış rol modeller bulup onların yolundan yürümek lazım. İrade terbiyesini sosyal, inançsal farklı katmanlardan beslenerek ve en önemlisi şaşmaz muhasebeci diyebileceğimiz vicdan sesi ile destekleyerek, oradan beslenerek, öncelikle kendi özel yaşamına ve ardından ailesine, çevresine, sosyal etki alanına, yaşadığı sokağa, mahalleye, kendi ülke ve nihayetinde tüm insanlığa şamil olmak üzere bir memba kılmalıdır.
Terbiye edilmiş iradesinden çıkan fikir ve düşünceyi icra etme anlamında cesur davranmalıdır. Bunun içinde irade terbiyesi ve hayata yansıtma pratiği kişinin duruşunu ve karakterini sembolize eder. Bu süreç bir nevi hayat yolculuğudur ve bu yolun azığı düzenli okuma, çalışma, akıl ve alın teri akıtarak emek harcama ve kendisini güçlü kılacak irade kaynağına, irade zenginliğine erişmesidir.
Mesela Newton yer çekimi kanununu yıllarca ve sürekli düşünerek, odaklanarak pratize ederek keşfetti. Bu istikamette yol almak isteyen gencin sağlam bir iradeye sahip olması için; etik duruş, kendi duygularına hakimiyet, adanmış ve diğerkâm bir yaşam felsefesini idrak etmiş olması gerekmektedir. Onu bu yoldan alıkoyacak ruh dünyasındaki gel gitler kadar yanıbaşındaki arkadaşlar, sosyal çevre hatta enerjisini heba eden aile fertleri dahil irade gelişimini menfi yönde etkileyecek veya çökertecek muhataplardan ve ortamlardan korunması da şarttır.
İradeyi sağlamlaştırma sürecinin en keyifli aşaması bunun hayatına kattığı değeri keşfettikçe, bu yolculukta emin ve kararlı adımlarla ilerledikçe ortaya çıkar. Böylelikle kendisine hükmetmenin keyfini yaşamaya başlar ve bu doğru davranışların tekrarını yaparak onları pekiştirir.
Ne mutlu irade terbiyesini başarmış olanlara!
Sevgiyle ve eğitimle kalın.